top of page

Okul Çıkışlarındaki Tehlike


Herkese merhabalar, 

Bozacı, davulcu, turşucu eşliğinde

Bunca gündemi unuttuk düştük boğaz derdine. 


Havalar serin, 

Siyasiler gergin, 

İftar programları belirgin. 


Aman ha gaflete düşmeyelim. 

Midenin boşluğunda, sigaranın yokluğunda salıvermeyelim. 

Çoluk çocuk sokakta, 

Aç kurtlar kapıda. 


Hasret gergin. 


Bizim zamanımızda okul çıkışlarına gelirdi ipsiz sapsız gençler. 

Lise çıkışlarında pat paaat bağıran motor sesleri ürkütürdü.

Hangimiz görmedik ki? 


Hatta biri öyle kafaya takmıştı ki beni, 

Bir gün okula geldim ki duvarlarda resimli posterlerim, altında bir şiir. 

Utançtan kafamı kaldıramamış, korkudan eve gidememiştim. 

Müdür bey ise şöyle bir konuşma yapmıştı kürsüde ;


"Hasret arkadaşımızı pek severiz ama bizden daha çok seven biri varmış. Haydi el birliği ile sökün şu kağıtları" 


Yani ev yürüme mesafesi. 

Esnaf bile tanıdıktı. 

Gık desen toplanır, sarılır, sarmalanırdınız. 

Yine de korkudan babama söyleyememiştim.

Aptal Hasret. 

Söylesene! Baban, tek tek posterleri yedirsin bak bir daha yaklaşabiliyorlar mı? 


Peki şimdi ne yapacağız? 

Benim büyük kız Darıca'da. 

Okuldan almaya erken gittim ki, üç ayrı öbek halinde 

Ellerinde sigaralar avlarını bekleyen sırtlanlar gibi bekliyorlar okul çıkışında. 


Sadece kız çocuklarımız değil tehlikede olan. 

Telegram grubumuza iletilen bir grup gencin özellikle öğrencileri gasp ettiği haberi geldi. 

Hem dövüyorlar hem ne varsa çalıyorlar. 

Aydıntepe Yeşildere bölgesi özellikle gelen bilgiler arasında. 

Marmaray bölgeleri. 

Hatta ortaokul çıkışları bile. 

Özel okul çıkışlarında neredeyse her gün görüyorum.



Yakın zamanda ki polisli, ambulanslı kolej kavgası malumunuz. 

Benim kız trende, minibüste. 

En büyük derdi deli gibi kullanan minibüs şoförleri. 

Çocuk her gün beni trenden almaya gelir misin diye arıyor. 

Çıkış yoğunluğunu geçtim aşırı kalabalık malum. 

Güvenlik en önemli gündemimiz olmalı. 


Üzerine düşe düşe büyüt, 

Edep yoksunu, zorbalığı cesurluk sayan bu gençler gelsin milletin çocuğuna musallat olsun. 

Sesi çıkmıyor diye ne var ne yoksa alsın, iki tane de patlatsın. 

Oh ne alâ memleket. 


Elbette ki dilekçeler yazılmış, şikayetler edilmiş ama

Ağır yaralama olmadan bir şey yapılmıyor. 

Ya olan olduktan sonra alınan önlemlerin ne manası var? 


Mahalle mahalle davulcular geziyorsa, 

Okul çıkışlarında da bekçiler gezsin. 

Ama öyle yeni yasayla hapis cezası silinip bekçi olma hakkı kazananlar değil. 

Bir insana silah ve yetki veriliyorsa sicil önemli olmalı. 


Gençlerimiz bizim güneşimiz olacak. 

Çocuklarımız ekinimiz, buğdayımız. 


Eyyyy Tuzla Belediyesi. 

Sabah, akşam parti time da olsa koy bekçileri. 

Fellik fellik gezsinler. 

Göz açtırmayın. 

Çocuk sahibi olanlar bilir bu korkuları. 

Bu yazıyı okurken 'evet' diyip otomatik kafalar sallanmıyor mu ağır ağır?


Koca koca adamlar birbirlerini yerken ulu orta, 

Mecliste, TV'de, sokakta, 

Kim vurduya giderken nice güzel insanlar, 

Yaptığı yanına kâr kalırsa failin, 

Bu vaziyetin anormal olduğunu nasıl savunacağız?


Evet yine içinizi kararttıysam affola. 

Bugün çok ıslandım. 

Pazar tentesinde biriken yağmur suyunun kovadan boşalırcasına kafasından aşağı dökülenlerden biri benim. 

Hiç önemli değil. 

Yarabbi şükür :)) 

Sen koy bekçileri belediye, 

Bizim derdimiz bu kadar olsun. 


Kalın sağlıcakla. 




Commentaires


bottom of page