top of page

Matt Haig - Gece Yarısı Kütüphanesi


Çok sevdiğim bu kitabı Selimiye de tanıştığım sevgili Türkan Hanım önermişti. Kendisi tanıdığım en yüksek auraya sahip kadınlardan biriydi. Işık saçan gülümsemesi kalbime kazındı. Samimi, mis kokulu, çiçeklerle dolu bir otel işletiyor ortağı ile. Bu iki harika kadının enerjileri otelin her detayına yansımıştı. Badem Tatil Evi. 


Gelelim kitabımızın konusuna. 

Keşkeler... 

Hangimizin yok ki? 

Öyle çok ki... 

Keşke o trene binseydim, 

Keşke onunla evlenseydim, 

Keşke şu işi yapsaydım, 

Keşke babam ölmeseydi, 

Keşke şu huyum olmasaydı... 

Keşke o lafı hiç söylemeseydim...


Hayatımızın her anı, pişmanlıklar, vicdan azapları, yapamamış olduğumuz keşkelerle dolu. Hep farklı yaşamı hayal ederiz. Kesin daha iyi olurdu diye. 

Aslında sonsuz seçeneklerle dolu, çokça zamanlarda deneriz her tercihimizin oluşturduğu hayatı. 

Ama her şey bir bütündür. İstediğimiz bir dilek gerçekleşir belki ama pek çok şey değişir bütünde.

Belki şarkıcı olabilirdin ama aileni kaybedecektin, 

o teklifi değerlendirebilirdin ama sonunda alkolik ve hissiz bir karaktere dönüşebilirdin, tam aradığın yuvayı kurabilirdin fakat tutku olmayacaktı... 

Bunun gibi sonsuz olasılıkları hesap etmeden isteriz o keşkeleri. 


İçimizde bulamadığımız cesareti, yenemediğimiz korkuları, şu an bile yapabileceğimiz ama yapmadığımız her şey için birilerini ya da hayatı suçlarız. Buna kader deriz. 


Napalım hayırlısı buymuş. 


Aslında öyle muhteşem sözdür ki bu 'hayırlısı' gerçekten öyledir. Şu anda her ne yapıyorsan bu böyle olmalıydı. Hayırlısı buydu. Kök yaşamın bunu gerektiriyor çünkü. Farklı olsaydı daha çok olumsuzluk ve aidiyetsizlik olacaktı. 


Hangi ağaç kendi meyvesini yer?

Hangi inek kendi sütünü içer? 

Hangi toprak beslediği patatesi yer? 

Hangi çiçek kokusunu bilir ki? 


Her şey başka bir şey için var olur aslında. 

Birbiri için. 

Birbirimiz için. 

Evrende bir sebep için bugün buradayım. 

Bugün burada olmam gerekiyordu. 

Büyük bir olay olmasa da varlığım, 

Küçük küçük bir sürü şey getirdi beni bugüne. 

Kasti veya değil hepsi benim tercihimdi.

Hoşuma gitse de gitmese de. 


Hayıflanmaktan vazgeçip, bilinçlenerek, bütüne bakıp evreni anlayarak isteklerime yön verebilirim. 


İşte bu kitap dantel gibi ince ince işleyerek bu sonu anlatıyor. İntihar etmiş Nora, arafta kalarak diğer sonsuz seçeneklerinin yüzlercesini yaşama imkânı bulur. Ama hep geri dönmek ister. Son sayfaya kadar mutlaka başka bir yaşamında kalacak diye beklerken kök yaşamını tercih ederek, hayata geri döner. Artık ölmek istemiyordur. Diğer yaşamlarında tüm bağlantılar zaten hayatındadır ve onları farkındalıkla yaşamına sokar ve gereken gücün en baştan beri içinde olduğunu anlar. 


Onunla birlikte ben de yeniden doğdum. 



Bu arada bu satırları yazarken kafamda hep şu şarkı çaldı. Su gibi sesinden, 


Limak Filarmoni Orkestrası Murat Karahan-Elbet Bir Gün Buluşacağız 


Keyifli okumalar dilerim. 


コメント


bottom of page