top of page

Hoş Geldin Ya Şehr-i Ramazan


Herkesin kalbinde bir eskiye özlem vardır. Ah! O eski ramazanlar.

Her ne kadar değerlerimiz, alışkanlıklarımız, çorbamız değişse de inancımız ve o ramazan sevinci, o duygu asla değişmiyor.

Normal de değil akşama kadar aç kalmak kahvaltı vaktinde yapılmadıysa bütün gün bir suratsız, bir mutsuz, bir aksi, bir çekilmez oluruz.

Ramazan geldi mi akşama kadar ‘aç kalma’ kabullenişimiz başlar ve ‘On bir ayın sultanı’ sabırsızca bekleriz.

Herhangi bir şeyin hazırlığını haftalar öncesinden yaparım ama ramazan alışverişini arifeye bırakırım; o telaş, koşuşturmacalar, eksiksiz olma yarışı hep bir hoşuma gider.

Sonra memleket özlemi başlar, telafisiz bir burukluk; annem de olsaydı, babam da olsaydı, mahalle de oyun oynarken ‘yemek hazır gel’ diye çağıran biri…

Uzaklarda çok uzaklarda Tuzla’da ramazanı yaşarsın. Memleket doğduğun yer mi doyduğun yer mi tartışılır tabii.

-Bana göre doyduğum yer.

-Huzur bulduğum yer.

-Bana bir şeyler katan yer.

-Tuzla.

“Hoş geldin ya şehri Ramazan”

-Hoş geldin akşam ezanı, top sesi.

-Hoş geldin pide kokusu.

-Hoş geldin bitmek bilmeyen pide kuyruğu.

-Hoş geldin iftar telaşı, masa başı sabırsızlığı.

-Hoş geldin sahur.

-Hoş geldin çalar saat.

Hayırlı ramazanlar Tuzla.

 

 

Comentarios


bottom of page