top of page

Hayır ! Demeyi Öğrenelim


Bir bireyin kimseye tabi olmadan ‘EVET ya da HAYIR’ demesinin ve bunun öğretilmesinin.


Eğitimin ana unsuru, temel taşlarından biri olması gerektirdiğini düşünüyorum, her şeyden önce kime ve neye göre ‘EVET’ diyecek bir birey ya da ebeveyn?


Kabulleniş ne kadar olmalı?


Her saygının ardında sınırsız kabulleniş mi olacak, neden bu şekilde çocuklarımız büyüyor, biz neden böyle yetiştirildik ve bizden öncekiler?


Kim koydu bu görünmez, sözlü kuralları?


-Elini öp, o büyük hadi hadi kalk!


-Yanına git! Bak çağırıyor!


-Ne verecekmiş bak!


-Her şey başkalarının keyfine göre değil mi?


Misafir geldiğinde; oradan kalk teyzen otursun, ablan otursun, çay ver, su istedi bak duymadın mı? Hadi sen git oyna konuşacaklarımız var sana göre değil.


Bütün işi yap, hizmet et ve oturma hakkın dahi yok emek verdiğin yerde.


Dışarıdan gelen komşunla, ne kadar iyi kalacağın bile belli değil iken senin çocuğundan, senin çocuğunun duygularından daha mı mühim bir bardak çayın, iki dedikodu ve kısırın.


Nasıl bir dışlamadır.


On tane eleştirmen bir araya gelse bir insanın onurunu bu kadar zedeleyemez.


Hep bir ezilme, sindirilme ile büyütüldük. Önce aileden aldık eğitimi, sonra okuldan asla ‘HAYIR’ olmadı hayatımızda sana ne derse öğretmen yap!


Belki istemiyorsun, yapamayacaksın, hazır değilsin.


Hizmetçi ruhlu yetiştirildik.


-Kumandayı ver kızım!


-Su getir kızım, şu yastığı uzak kızım, uzansa alacak hâlbuki ama kimse kendini üzmüyor, eli ağayı da tutuyor bir engeli de yok yani anne babaya isyan olarak algı yaratmak değil amacım, tabii ki yardımcı olacağız ama aşırı tembellik de gereksiz değil mi?


-Çocuğuna verdiği zararın farkında değil, ne kadar çok söz dinler, hizmet eder, denileni yaparsa o kadar iyi, kaliteli oluyorsun.


-Sonuç olarak o çocuk hiçbir zaman kendi düşüncesini söyleyemiyor tek bildiği şey kodlanmış gibi her ne olursa olsun “tamam, evet, yaparım, getiririm, hemen” yapay zekâ bile hayır diyebiliyorken saf zekâ bir insan neden hipnotize ediliyor.


-Ne kadar okuyacağına da karar veriliyor bu da en acısı…


-İş evliliğe gelince de en iyisi olsun, prenses gibi olsun, kraliçe gibi yaşasın, aman kaynanası olmasın varsa da söz etmesin.


-Sen kızını ya da oğlunu Ziyagil Köşkü’nün hizmetçisi gibi büyüttün, Hürrem gibi yaşamasını nasıl, hangi mantıkla düşünüyorsun.


-Erkek için de öyle değil midir yahu. Sessiz, el pençe divan durur, annesinin gözünde Kanuni toplumda sıfırdan farkı yoktur.


-Sadece aile içindedir bu tarz insanların statüleri.


-Toplumca kabul görmemiş, söz hakkı verilmemiş hatta konuşmaya cesareti dahi olmayan, haklarını savunamayan bireyler çoğaltmayalım.


Bir ‘EVET’ ve bir ‘Hayır’ın önemi hayatımızda çok elzem bir yere sahip olduğunu görelim.


-Özgüvenli olsun çocuklarımız diye çabalayın. Kendi için doğru olanı biliyor ona göre karar veriyor diye gurur duyun. Çok yemek öğrendi, hiç hatası yok, Karaca’dan bütün eşyası diye övünmeyin.


-Sevmediği kızı alıp, sevmediği adama verip “EVET” dedirtmeyin. Onlar karar vermiyor siz alıyor siz veriyorsunuz.


-Basit bir yemeğe çıkılıyor artık kız o kadar alışmış ki garsonun elinden tepsiyi alıp servis yapacak hale geliyor ve bunu dile getiriyor, sizce yanındakilerin gözünde yeri neresi?


-Bende de hep şu vardı: ”Yemekten sonra masayı ufak çaplı bir toplarım.” Artık aştım başkasının getirip-götürmesi daha hoş.(Tebessüm)


-Son olarak; Hep isteklerimize ‘hayır’ istenilene ‘evet’ ile büyüdük. Şimdi sırf bize benzemesin diye çocuklarımızın isteklerine karşı kayıtsız şartsız ‘evet’ diyoruz. Bu dengesizlik nereye götürecek bizi?


-Bir neslin her dediği yapılmadığı için mi bu kadar ukdeli ve mütevazı, tok gözlü.


-Bir neslin de her dediği daha ağzından çıkmadan gerçekleştirildiği için mi bu kadar aç gözlü, bu kadar doyumsuz, bu kadar şımarık, bu kadar isyankâr?


-Ne zaman ve nerede ‘EVET- HAYIR’ diyeceğiz?


 



Comments

Couldn’t Load Comments
It looks like there was a technical problem. Try reconnecting or refreshing the page.
bottom of page