top of page

‘Gurur’




Bu duyguyu ne kadar az yaşıyor hatta uzun zamandır tatmamışım. Dün akşam ‘filenin sultanları’ Avrupa şampiyonu oldu. Bugün her yerde onların haberleri, resimleri, ağır çekim topa vuruş videoları dolaşıyor. Gözlerim doluyor…


Başarı öyle bir güç ki, öyle evrensel ki…

Milyonlarca kişi heyecanlanıyor, bekliyor, gurur duyuyor. İşte bu gurur duygusu ben de çarpılma etkisi yarattı. Epeydir neden böyle hissetmedim? Gurur neden bu kadar eksik hayatımızda?

Halbu ki yaşamımızın her anı gurur duymaya değmez mi? Çayımı alıp yarım saat bu duygu üzerine düşündüm. Cevabı buldum.


Rağmen.


Azim, çalışkanlık, istikrar varken başarı zaten kaçınılmaz değil midir? Ama bu şampiyonluk cinsiyetçiliğe rağmen geldi.

Toplumsal baskı ve dayatmalara rağmen geldi.

Sporcuların cinsel kimliğinin konuşulması hadsizliğine rağmen geldi.

Tüm kadınların bastırılmak istenen sesine rağmen geldi.

Hala okutulmayan kız çocuklarına rağmen ,

Kadın bedeninin çıplaklığına erkek gözünün değmesine rağmen geldi.

Susturulan müziklere, balkonsuz evlerde yaşamak zorunda kalan tek keyfi bir sahil kenarı, bulabildiği bir yeşil alanda iki sohbet eşliğinde içilen içkilere rağmen geldi.

Artık içilemeyen içkilere rağmen.

Özgürlük ve bağımsızlık savaşının topsuz tüfeksiz haline rağmen geldi.

Aslolan gerçek tam bağımsız Türkiye nin başarılı kadınları yarışarak, azimle kazandı bu haklı gururu.


Özellikle bakıyorum kadınlar olarak pek bir coşkuluyuz.

İşte altında yatan sebepler bunlar olabilir mi?


İçimizdeki kimlikleri bilmiyoruz.

Hayatta kalma mücadelesinde bize en yakın gelir kaynağını meslek belledik.

Peki biz neydik?

Para kaygım olmasa benden ne olurdu?

Aklıma ilk oyunculuk geliyor.

Ve yazarlık elbette.

İkisini bir arada yapabilirdim. Ben de bu güç varken bunun olamayışı neden?


Toplumsal baskılar.

Sansürden, kadın kimliğimden, anne oluşumdan, örnek birey olma dayatması yüzünden istediğim metini bile yayınlayamam belki de.

Fikirlerime, yoluma, gelişimime ket vuramasa da kimse

Yapamam.

Çünkü,


“Huzurumuz kaçmasın Ali Rıza bey.”


Huzursuzluğa, kavgaya, cinayete, travmalara, kendimizi ifade etmeye, çoğu zaman edememeye o kadar maruz kalıyoruz ki. Bir parça huzur varsa etrafımızda, ailemizde o bari kalsın diyoruz.


Para kaygınız olmasa ne olmak isterdiniz?


Yıllar yıllar önce sevgili Cezmi Ersöz’ün bir kitabını okumuştum. Mıh gibi kazımışım beynime. Kahrolası hayat mottoma bakın şimdi:


‘Hayallerini yak, evi ısıt.’



Comments


bottom of page