Felaketin üstünden zor bir 16 günü geride bıraktık.
Artçılar bizi bırakmıyor.
Asrın felaketi olarak adlandırdık çünkü tarihimizde ne böyle can kaybı yaşanmış ne de artçıları bu kadar uzun süre devam etmiş.
Uzmanlık alanımız değil belki ama coğrafya bilgilerimizden az çok aklımızda kalan.
'Sert ve yumuşak zeminde yapı farkı .'
Bir yapı projesi hayata geçirileceği zaman elbet zemin taraması yapılıyordur .
Peki neden altyapı yetersiz ,zemin sıvılaşması veya kötü gibi cümleler kuruluyor son zamanlarda ?
Gündemimiz sadece deprem!
Oturduğum bina sağlam mı ?
Olası bir sarsıntıda ne kadar güvendeyiz?
Önceleri aklımıza gelmeyen hatta düşüncesinin dahi korkuttuğu o malum konu 'deprem' şimdilerde aklımızı kurcalayan tek şey.
Yani deprem davetsiz misafirimiz.
Bunu kabul edip onunla yaşamayı öğrenmek zorundayız.
Peki bu yeni saptanmış bir kanı mı ?
Hayır.Yüzyıllardan beri yaşanılagelmiş bir doğa olayı ...
Biz hazır değiliz.
Evlerimiz hazır değil.
Her geçen gün korkularım , korkularımız artıyor. Allah korusun İstanbul'da olması durumunda ne yapacağız ?
Herkeste acı bir kaygı.
Terk mi edelim?
Yerimizi mi değiştirelim?
Bina tespiti bile mantıklı gelmiyor çünkü çaresizliği bilmektense bilmemeyi yeğliyor insan.
Bütün bu korkular artık çocuklarımızda da var ve bunu nasıl atlatırız bilemiyoruz.
Depremden korkmayı değil depremle yaşamayı öğrenmek ve öğretmek zorundayız.
Allah yardımcımız olsun.
Comments