Para mı? Kişilik mi?

Para mı? Kişilik mi?

Dün bir arkadaşım aynen bunu sordu. 

Koca evrende bir bütünken 2 tanecik olgudan nasıl ayrılabiliriz ki?

Parayla saadet olmaz diyorlar. Pehh

Alırım vizemi, biletimi diyar diyar gezerim öyle de mutlu olurum ki. Ama gidebiliyor muyuz?

No beybi. 

Benim parayla gezdiğim, parayla yediğim içtiğim, parayla gittiğim yerlerde tanıştıklarım benim kişiliğimi etkilemeyecek mi? 

Parayı verip gitmişim Kamboçya'ya görmüşüm Angkor Vat'ı ben nasıl eskisi gibi kalayım?  Her kitapta bile kişiliğim değişiyor benim. Her yeni bilgi, bakış açımı değiştiriyor. 

Bir de gerçekte gözümle gördüğüm şey nasıl etki etmesin karakterime? 

O yüzden parayla kıyaslanamayacak tek şey özgürlük olmalı. Bir de zaman elbette. 

Demek ki para yetmiyormuş. Özgür olmak da lazımmış. Özgür olanlar da iş arıyor, kendini nereye pranga etse seçemiyor. Evet pranga!

Elimize geçen üç beş kuruşu keşke kendimizi eğitmeye harcasak . Deneyip yanılalım. Olsun.

*Fotoğrafçılık kursuna gittin diye illa her gün çekime gidip büyük paralar kazanmana gerek yok. Belki sevmeyeceksin ama iki üç yere haber bıraksan, hatta çevren bile ucuza mal etmek için anlaşır seninle. 

*Dikiş kursuna gittin ama sevemedin. Yapmak zorunda değilsin. Aynı, vakti TV karşısında da harcıyorsun. Neden üzüyorsun ki? 

Diğer kanala zapladığın gibi başka bir kursa geç. 

*Dernekler, vakıflar, e-dergi vb. yerlerde gönüllü çalışmak da size kısa bir süre sonra yeni kapılar açacaktır.

*Hemen halk eğitime yazılın bilmiyorsanız bilgisayar kullanmaya aşina olun. 

* Muhasebenin olmazsa olmazı ve aslında çok kolay olan word, exel gibi programları kısa sürede öğrenip statü sahibi bir işe hemen girebilirsiniz. Bazen e-mail atabilmeniz bile yeterli. Diksiyonunuz da iyiyse tamamdır bu iş. 

Özellikle Tuzla sanayi bölgesinde. Küçük işletmeler, az sayılı üretimciler çok tecrübeliden ziyade, makul ve yetiştirebileceği birini arıyor. 

*Hava yolları sürekli alım yapıyor. Takipte kalın. Çat pat ingilizce bilen bir çok tanıdığımın hemen işe alındığına şahit oldum. Hele hele genç bir kız evlenmeden mutlaka hosteslik yapmalı, gezmeli :))

*Canınız hiç bir şey istemiyor mu? TV izlerken bile YouTube kanalı açıp bugün bu var şu var diye yorumlar yapsanız 1 ayda bir sürü aboneniz olur. Acaba bugün neler diyecek? Yüzünüzü göstermeniz bile şart değil. Sonra gelsin içerik reklamları. Ufak kazançlarla başlar her şey!

*Dün hocam dedi ki; '' Çalışma hayatında aidiyetlik duygusu çok önemli. '' 

Eğer memnunsanız ama yeterli gelmiyorsa şayet iş değiştirmektense patronunuzla konuşup orta yola gidin. Kalifiye eleman bulma zorluğundan sizi bırakmayacak, orta yol bulabilmenin verdiği güvenle bağınız artacak.

Eğer sizi gözden çıkarmışsa da, zaten olmayacakmış. Erkenden belli olması daha iyidir. 

*Patron siz misiniz? Elemanları eğitimlere gönderip hem verimlerini arttırıp hem de aidiyet duygularını kazanabilirsiniz. Yine Okan bey imzalı. 

*Spora vakit ayırabiliyorsanız direkt eğitmen olarak kursa başlayabilirsiniz. Hem spor yapmış hem de vaktinizi sertifika ile taçlandırmış olursunuz. Akşamları 1 saat ders verseniz extra motivasyon kazancı olmaz mı?

*Hoşunuza giden şeyleri kaydedin, paylaşın, içerik olarak paylaşın. Gelen yorumlara ve beğenileri göre yolunuz belirgenleşecektir. Maddi çıkar olmasa da sevdiğiniz şeyle uğraşmak mutluluk hormonlarını çalıştırır.

*Yaptığın yemekleri, tatlıları çek ve tarifi ile paylaş. Gör bak yemek yapmayı seven ne kadar çokmuş. 

*Ve Okan hocam şöyle ekledi:

'' Ya istikrar ya ölüm'' tam böyle olmasa da ben de yarattığı hissiyat buydu. hahahaha

İstikrarlı olmak çok önemli arkadaşlar.

Neden zayıflayamıyorum? Çünkü en son diyetime 2 gün ara vereyim dedim 3 ay geçti üstünden. İşte iş hayatı veya hobi hayatı da aynı istikrarı istiyor. 

Ahh ahh ben hala en sevdiğim kitabın en sevdiğim yerlerini bir gün aynı şekilde okumuş ve sevmiş biriyle karşılaşıp sohbet edebilme umudumu hiç yitirmedim 😂😂

Yarın olaaaaa hayrola. 

Güzel bir şarkıyla taçlandıralım günümüzü

Biz-Flört

1 aydır falan dinliyorum. 3 ay daha dinlerim kusana kadar.